20 Kasım 2012

Kağıttan Evler


Evlerimiz kağıttandı tıpkı gemilerimiz gibi! Biri rüzgarda yıkıldı, öteki dalgalara karşı duramadı. Şimdi sadece o çocukluk heveslerimizi arıyoruz. O kağıttan evleri yaparken kurduğumuz hayalleri, gemileri suya indirirken nasılda huzurla çıkardık o umut yolculuklarına. Sen çok uzaklara giderdin, ben çok büyük adam olurdum ve sonunda ‘’biz’’ çok mutlu olurduk!
Şimdi nerde hayallerimiz, hangi rüzgara teslim ettik onları? Nerde umutlarımız, o kadar mı güçlüydü dalgalar da hepsini yerle yeksan etti!
Biz ne olduk peki? Neredeyiz şimdi mesela, kimlerleyiz? Hayatımıza en geç giren insanlar mı şimdi vazgeçemediklerimiz? Ya vazgeçtiklerimiz… Onlar ‘’az’’ mıydı? Daha mı az sevmiştik yoksa daha mı az şey yaşadık… Hiç biri değil! Sadece büyüdükçe daha kolay vazgeçer, daha zor unutur ve çabucak alışır olduk… Karşı koymaz, sorgulamaz, sadece yaşar olduk...

Hayatta en önemli şeyini, maalesef kaybedince fark ediyor insan! En kıymetlisi gidince anlıyor aslında ne kadar vazgeçilmez olduğunu. Yokluk öğretiyor insana neyin önemli olduğunu!

En önemlisi hayat aslında, sadece yaşamak… Nefes aldığın için değil ama nefes almak için yaşamak!

Şimdi derin bir nefes alıp düşünmek zamanı…
Ne kadar kıymetini biliyoruz sevdiklerimizin, ne kadar yanlarındayız, ne kadar fedakarlık yapıyor ve ne kadarını istiyoruz verebileceklerinin, ne kadar hissettiriyoruz sevgimizi, ne kadar az kırılıyor, ne kadar çok tahammül gösteriyoruz?
(…)
Sevdikleriniz yanınızdayken kıymetini bilmeniz ve hala vaktiniz varken onlara sıkıca sarılıp, birlikte hayatı doyasıya, sevgiyle yaşamanız dileğiyle…